Ana içeriğe atla

Türkiyede Gençlik Kavramı - Yard.Doç.Dr. Gülden Demet Lüküslü


    Yard.Doç.Dr Gülden Demet Lüküslü'nün   Türkiyede Gençlik Kavramı ' söyleşisinden aldığım bazı kısımlar:

     

"...İşte o yüzden sosyolog Pierre Bourdieu gençlik çalışmasını ve gençlik üzerinde yapılan akademik çalışmaları çok eleştiriyor. “Siz çalışırken sadece burjuva gençliğini çalışıyosunuz, çok ciddi sayıda olan işçi gençliğini göz ardı ediyosunuz. Sizin genç derken bahsettiğiniz kitle, daha çok öğrenci olan kitledir” diyor..."





"...Dolayısıyla, bazı şeylerin çok da kolay değişmediğine dair bir karamsarlık var. Bu karamsarlığı, diğer kuşaklarla karşılaştırdığımızda, belki de biraz daha yenilgi üzerine, yani 12 Eylül sonrası üzerine, doğmuş bir kuşakla da ilişkilendirerek anlayabiliriz..."









“…Ama 80li yıllar sonrasında, sadece gençlerin siyasetten soğuması değil, siyasetçilerin de gençlere dur demesine de bakalım. “Sen bi dur bakalım ne kadar bilgin var? “Sen 30’ una kadar, 35’ine kadar bekle!” “Bu yaşta ne siyaseti?” demenin ardında bence yine 1960’lı ve 70’li yılların o siyasal şiddet ortamı var. O siyasal şiddetten böyle güç alarak “Bak çoluğu çocuğu siyasete karıştırırsan, işte böyle şiddet olur, anarşi ortamı olur. Siz en iyisi bir durun. Zaten gençlerin de, en delikanlı olduğu, kanının deli aktığı dönem” o yüzden “sen siyasetle ilgilenme, bak siyasetle ilgilendiğiniz zaman ne olduğunu gördük” düşüncesi de var…”








“...Benim bakış açım da bunun yaşanılan dönemle çok bağlantılı olduğu. Ama diğer yandan da bütün bunlar yaşanılan dönemle çok bağlantılıyken, hissedilenlerin veya söylenilenlerin çok daha derinine gidildiğinde farklı bir şey görüyoruz. “Çok güzel bir sistemde yaşıyoruz”, “İyi ki neoliberalizm var” ya da “İyi ki küreselleşmiş bir toplum var”, “İyi ki 12 Eylül oldu” gibi bir şeyi beğenmek ve memnun olmaktan çok bir “zoraki konformizm” durumu var. Bu, “Ben madem bir şeyleri değiştiremiyorum, ona ayak uydurayım ama diğer yandan da bunun doğru ve iyi bir sistem olduğuna, hiç de inanmıyorum, hiç de katılmıyorum” demek. Bir başka deyişle, anne babanızın koyduğu kurallardan hiç de memnun değilsiniz, ama bununla savaşmak ve mücadele etmek yerine yalan söyleyerek geçiştiriyor olma durumundan bahsediyorum. Ya da, üniversitenin koyduğu baş örtüsüyle okula girilmemesi kuralından hiç de memnun değilsiniz, doğru bir yasak olmadığını düşünüyosunuz, ama bire bir karşı çıkmak yerine perukla girmeyi seçmiş oluyorsunuz... ”




"...Söylediğin şey önemli, ama şuna çok katılmıyorum. Evet Türkiye’nin böyle çok belirlenmiş bir gençlik politikası yok. Ama diğer yandan da, gençlik o “nesne” olmaya da devam ediyor. Yani gençler inşa edilmeye, gençler belirli yönlere çekilmeye, işte milli eğitim sistemi aracılığıyla da belirli bir hizaya, şekle sokulmaya çalışılmaya devam ediyor. Bence zaten sahip olunan gençlik politikası da bu. Taraf gaztesindeki röportajda Gülesin Nemutlu ve Yörük Kurtaran da diyordu, “gençlik politikasının olmaması, zaten Türkiye’nin gençlik politikasıdır” diye. Bence daha ileride bir şey de söyleyebiliriz. Özne olmakla, nesne olmak arasındaki fark. Bir yandan baktığınızda dersiniz ki, “A neden bahsediyorsun sen?” “Cumhuriyet ilk kurulduğundan beri, gençlere çok ciddi önem verilmiştir, cumhuriyet gençlere emanet edilmiştir”. Ama baktığınızda gençler hep nesne olarak, yani bir araç olarak, oradan oraya çekiştirilmeye çalışılarak ve hiç bir şekilde de özgür bırakılmayarak, belirli bir ideoloji doğrultusunda, şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bence mesele gençlik politikasının olup olmamasından çok, (çünkü çok kötü bir gençlik politikasıyla da karşı karşıya kalabiliriz), özne olup olmamak çok daha önemli. Yani gençlerin kendi düşünceleri doğrultusunda, kendilerini ifade edebilecekleri alanların oluşturulması ve oradan buraya da çekiştirilmiyor olmaları çok önemli. .."

İncelemek İsterseniz bir başka link daha... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kali Linux Terminal Türkçe Klavye Ve İlk Ayarlar, Programlar

1.Komut satırına aşağıdaki komutu yazarak kalvye dilinizi Türkçe’ye çevirebilirsiniz: setxkbmap tr bu geçici bir çözüm sonrasında kalıcı olsun istiyorsanız   /etc/default/keyboard   dosyasını açıp içerisindeki  XKBLAYOUT satırındaki değeri  tr olacak şekilde değiştirebilirsiniz. veya  sudo dpkg-reconfigure keyboard-configuration komutuyla klavye dil ayarlarını düzenleyebilirsiniz. 2.Güncellemeleri kontrol edelim: sudo apt-get update sudo apt-get dist-upgrade Bu komutlardan sonra işletim sistemini yeniden başlatmanızı öneririm. Terminal "reboot f" yazabilirsiniz hızlıca. 3.Linux header ları yükleyelim sudo apt-get install linux-headers-$(uname -r) 4.Sonrasında VirtualBox için Aygıtlar > Misafir eklentileri CD kalıbını yerleştir ile misafir eklentileri kalıbını sisteme bağlayalım ve terminal şu komutu verelim bash /media/cdrom/VBoxLinuxAdditions.run Sonrasında VirtualBox menüsünden Görünüm>Tam Ekran Kipi

Linux Notları-2 Boot ve Deamons

     Önceki yazıda işlemcinin ilk çalışma anında işemcinin üreticisi tarafından belirlenmiş bir adrese gittiğini söylemiştik ve orda kalmıştık. "Peki bu adrete ne var" sorusuyla bırakmıştık. Bu adresin bir bios çipine map edildiğini biliyoruz. (Burada biosun kendi kodunu RAM üzerine kopyalaması, shadowing, bit twiddling gibi konuları atılıyorum detay için bakabilirsiniz ) Bu adreste işlemcinin çalıştıracağı ilk komut var. Şimdi bu komutu görelim ne iş yaptığına bakalım. Bunu görmenin bir kaç yolu var elbette ama ben mümkün olduğunca basit ve anlatılabilir olanı kullanacağım.     Tersine mühendislik yaptığımızda kaynak kodla karşılaştırabilmemiz için bios firmware sizin için ulaşılabilir yani açık kaynak olmalı. Ben VirtualBox için ve Q emu için kaynak kodları karşılaştıracağım. Fiziksel makineniz içinde aynı durum söz konusu ise ulaşabiliyorsanız window üzerinde Physical Memory Viewer kullanarak yazıyı takip edebilirsiniz veya IDA pro vs g